Pts. Haz 9th, 2025
Starmer’nın Göç Politikasındaki Sert Dilleşmesi: Geçmişteki Başarısızlıkların Tepkisi mi?

Göçmenliğin siyasi açıdan hassas bir konu olmasının iki temel nedeni vardır.

Birincisi, daha önce burada tartışıldığı gibi, göçmenlik 21. yüzyılın en önemli İngiltere sosyal ve demografik değişimini temsil etmektedir.

İkincisi, siyasi söylem ile gerçeklik arasında büyük bir uçurum bulunmakta ve bu da büyük bir politika başarısızlığını ortaya koymaktadır.

Sir Tony Blair hükümetinin yirmi yıl önce yaptığı projeksiyonlar, genişletilmiş göç politikalarının ardından Orta ve Doğu Avrupa’dan gelen göçmen akınını hafife almıştır.

Benzer şekilde, Muhafazakârların 2010’larda net göçü on binlerle sınırlandırma konusundaki tekrarlanan vaatleri sürekli olarak tutulamamıştır.

Brexit sonrası göçmen sayıları arttı ve bu durum, İngiltere hükümetinin göç politikasında artık tek başına sorumluluk taşıdığını vurgulamaktadır.

Birçoğu siyasi söylemlerden uzak kalsa da, göçmenlik önemli bir istisna oluşturmakta ve siyasi alanı önemli ölçüde etkilemektedir.

Bu süregelen tartışma, mevcut başbakanın vaatlerinin bağlamını şekillendirmektedir.

Çeşitli yönetimlerde uzun süren politika başarısızlıkları, özellikle göçmenlik konusunda yönetişimle ilgili yaygın bir kuşku yaratmıştır.

Sir Keir Starmer’ın “yabancıların adası olma riskini taşıyoruz” ifadesi bu duyguyu yansıtmaktadır, ancak bazıları tarafından eleştirilmiştir.

Aksine, diğerleri bunu yaygın bir kamu algısının açık bir kabulü olarak görmektedir.

Emek Partisi, önceki hükümetler gibi, göçmenlik politikasının karmaşık pratik ve siyasi boyutlarıyla boğuşmaktadır.

Sağlık ve inşaat gibi hayati sektörler iş gücü sorunlarıyla karşı karşıya kalmakta ve bu hizmetlerin göçmen işçiler olmadan sürdürülüp sürdürülemeyeceği sorularını gündeme getirmektedir.

Özellikle Sir Keir, göçmenliğin ekonomik büyümeyi ateşlediği yönündeki yaygın inancı sorgulamaktadır.

Reform UK’nin yükselişi sorunu daha da karmaşık hale getirmektedir.

Nigel Farage’ın uzun süredir devam eden eleştirisi, göçmenlikle ilgili kamuoyunun endişelerinin siyasi olarak dikkate alınmaması ve göz ardı edilmesine odaklanmaktadır.

Emek Partisi, Farage’ın bu konuda ardışık hükümetler tarafından göz ardı edildiğini ve dikkate alınmadığını hisseden seçmenlerle bağlantı kurma yeteneğinin farkındadır.

Bu bağlam, mevcut başbakanın yaklaşımını açıklamaktadır.

Bu hafta hem yasal hem de (önümüzdeki günlerde) yasadışı göçmenliğe güçlü bir vurgu yapılmaktadır.

Gelecek hafta muhtemelen gençlerin sınır ötesi hareketlerini artıran bir genç hareketlilik planı da dahil olmak üzere potansiyel yeni bir İngiltere-AB anlaşmasına odaklanılacaktır.

Hükümet bunun serbest dolaşım hareketiyle farklı olduğunu iddia etse de, yaş ve süre sınırlamaları göz önüne alındığında tartışmalar kaçınılmazdır.

Sonuç olarak, hükümetin güvenilirliği için net göçte sürdürülebilir bir azalma sağlamak çok önemlidir.

Westminster ve ötesindeki derinlemesine haberler için Politics Essential bültenimize abone olun.

Tarafından ProfNews